Recommended Post Slide Out For Blogger

2 Eylül 2014 Salı

İslam Devleti ve Ortadoğu'nun değişen jeopolitiği

Tarihçi Immanuel Wallerstein, İslam Devleti'nin ilanından sonraki siyasal pozisyonları analiz etmiş. ABD'nin cihatçı grupları teşvik ettiği halde hava operasyonu yapmak durumunda kalması, Kürtler ve İran'ın hatta çekingen de olsa Türkiye'nin cihatçıların karşısında pozisyon alışı bölgenin jeo-politiğini etkileyecek gibi görünüyor. Wallerstein'ın analizini aktarıyorum.



Öyle görünüyor ki; İslam Devleti (eski IŞID) Ortadoğu'daki diğer gruplara göre korku yaratarak bölgenin bitmez tükenmez şekilde yeniden ele alınan jeopolitiği içerisinde de facto bir şekilde keskinleşmiş ittifaklar yaratacak gibi.  Birdenbire farklı niyetler olsa da İran ve ABD'yi Kürtler konusunda (Tıpkı Irak ve Suriye'de olduğu gibi) İsrail ve Türkiye'yi Suriye'deki Beşar Esad hükümetini, Batılı ülkeleri hatta Rusya'yı yan yana gördük. Bu durum,  bölgedeki Filsitin, İsrail ve Ukrayna'daki çatışmalardaki jeo-politik pozisyonları değiştirmez belki ama emin olun etkileme ihtimali yakındır.

Şüphesiz bölgedeki bütün aktörler orta vadede temel amaçlarını takip etmesi bakımından farklılıklar arz ediyor, bunu anlamak için ağustos ayının ilk gününden yarısına kadar geçen süredeki olaylara bakmak yeterli. Irak'ta Nuri Al Maliki hükümeti ABD'nin baskısı altında görevini bırakmak zorunda kaldı,  Ayetullah Ali Sistani, İran ve Kürtler temelde Irak'taki Sünni hükümete karşı ortak bir noktaya geldiler, peki bu niçin önemli? Çünkü hepsi içinde içeriden halifelik rejimine verilecek destek tehlike arz ediyor. ABD, Ezidilerin, Iraklı Hristiyanların  katledilmesine karşı hava operasyonu düzenledi ve özel birlikleri harekete geçirdi bu anlamıyla da de facto şekilde Esad hükümetine destek vermiş durumda zira cihatçıların Erbil'e girmesi ihtimalini şimdilik düşünmek dahi istemiyorlar. 



ABD Başkanı Barack Obama, operasyonun ne zaman sona ereceği konusunda açıklama yapmadı, bu bakış başkanlık seçimi sırasında Irak'taki birliklerin geri çekileceğine dair verdiği sözü yerine getirememiş olması olasılığını hesaba katılması nedeniyle belirsiz kalmış durumda. 


Türk hükümeti Esad karşıtlarına açık tuttuğu sınır kapılarını kapattı, bu da Suriye'ye ilişkin önceki politikalarının değiştiğinin ifadesi oldu. İsrail'in 'şahin' politikacılarından eski senatör Joseph Liberman, ABD'nin İran politikasını eleştirirken açıkça Obama'nın son politikalarını övdüğünü belirtti. Suudiler ise diğer ülkelere nazaran karar vermekte ayak diriyorlar ve şimdilik gizemli bir sessizliğe bürünme taktiği güdüyorlar.

Öyleyse durum nasıl devam eder?  Kim bu kartların yeniden karılma sürecinden kazançlı çıkacak? Öyle görünüyor ki orta vadede sürecin üç kazananı var. İlk kazanan bizzatihi halifenin kendisi.  Irak'ın işgali sırasında ABD'nin yanında olan halife, şeytani bir güçle yeniden doğarak ABD'ye önemli bir güç olduğunu göstermiş oldu, bundan sonra özellikle doğuda kendisine daha rahat asker toplayacaktır ve bu noktada ABD ve Batı karşıtlarıyla kendi ülkelerinde ittfaklar kurması dahi beklenebilir. Dediğim gibi bu orta vadede bir öngörüden ibaret halife ciddi bir askeri yenilgi de alabilir. İkinci kazanan Beşar Essad zira kendisine muhalif dış güçlerin desteğini alırken, az çok kararlı bir duruş sergileyerek ülkedeki muhaliflerinde erimesini sağlamış oldu. Hem Irak'taki pozisyonların iyileştirdikleri için hem de Suriye'deki Kürtlerle irtibat kurdukları için süreçten kazançlı çıkabilecek başka bir güç de Kürtler. Belki Batılı ülkelerin bölgeye daha çok asker göndermesiyle Peşmergeler henüz adı konmamış askeri bir güç olarak da öne çıkabilir.

Peki kaybedenler kimler?  Öncelikle şüphesiz ABD, cihatçılara verilen zaiyatın az olması  onun yakın zamanda bölgeye yayılabilecek önemli bir güç olmasına neden olacak bu durumda ABD'nin Irak, Filistin ve Ukrayna'daki pozisyonunu bir daha gözden geçirmesine vesile olacak. Bunlarla birlikte eğer ABD, Irak ve Afganistan konularında İran'ı yanına çekebilirse, İran'da bu süreçten kazanan ya da ABD gibi kaybeden olarak çıkabilir ama her halükarda İran'la sürdürülen nükleer enerji görüşmeleri İran'ın elini güçlendirmeyecek. Hamas meselesine gelince, İsrail, Hamas'ı uluslararası baskı altında tutmaya devam etmek isteyecektir ama halifenin tehdidi bu baskıyı nasıl sürdüreceği konusunda da değişiklikler yaratabilir ama her halükarda İsrail süreçten zaman kazanarak çıkacak gibi görünüyor. Üçüncü bir meselede Rusya. Bu satırları yazdığım sıralarda Kiev'deki hükümet Rusya'nın Lugansk'a insani yardım götürmesini engeller bir pozisyondaydı. Ezidilerin dağ başlarında aç bırakılması bir yana gerçekte ABD ve Avrupa, Lugansk'taki duruma sessiz kalırsa Ortadoğu'daki pozisyonları gerçekçiliğini yitirir. İlginç gelişmeler yaşayacağız.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder