Recommended Post Slide Out For Blogger

5 Eylül 2014 Cuma

Filistin; çalınmış topraklardan bir devlet çıkar mı?

The Independent muhabiri Robert Fisk'e göre İsrail'in son saldırı sonrasında işgal ettiği topraklar bir hırsızlık eylemi olmakla birlikte Filistin devletine de elveda demenin başka bir açıklaması. 1948'de İsrail devletinin kurulmasından bu yana işgal edilen alanların genişletildiğini belirten Fisk'e göre eğer Mahmud Abbas, Gazze'yi kontrol edemezse Filistin'e elveda demenin vakti gelmiştir. Fisk'in sendika.org tarafından çevrilen yazısını paylaşıyorum.

Filistin topraklarının bir kısmı daha kaybedildi. Filistin’in dört bin dönümlük arazisi daha İsrail hükümeti tarafından çalınmışken -el koyma hırsızlıktır değil mi?- dünya bilindik bahanelerini uydurmaya devam ediyor. Amerikalılar bunun ateşkesi ”olumsuz etkilediğini’’ söyledi ki bu Meksika, Teksas’ın dört bin dönümlük büyük bir parçasını koparıp alsa ve ABD’deki kaçak göçmenleri için evler inşa etmeye karar verse vereceği muhtemel tepki kadar etkili değildi. Ama ”Filistin” (tırnak işareti kullanımı hiç bu kadar gerekli olmamıştı) 1993′te Oslo Sözleşmesi imzaladığından beri son otuz yılın en büyük toprak ilhakını yapan İsrail’in yaptığı yanına kar kalıyor.

İsrail Başbakanı İzhak Rabin ve El-Fetih lideri Yaser Arafat’ın el sıkışması, taahhütler ve bölgenin el değiştirmesi ve askeri geri çekilmeler, Kudüs, mülteciler ve geri dönüş hakkı gibi önemli şeyleri herkes birbirine işleri kolaylaştıracak derecede güvenene kadar erteleme azmi… Dünyanın her iki tarafa da mali cömertlik göstermesi boşuna değil, fakat en son toprak işgali ”Filistin”i sadece küçültmekle kalmıyor aynı zamanda Filistinlilerin hem İsraillilerle paylaşmaları beklenen başkentle hem de Beytüllahim’le ilişkisini koparmak için Kudüs çevresindeki beton çemberini genişletiyor

İsrailli Yahudi yerleşimi olan Etzion konseyinin bu hırsızlığı, haziran ayında üç Yahudi gencin kaçırılıp öldürülmesine ceza amaçlı olarak nitelendirdiğini görmek aydınlatıcı oldu. Etzion konseyi yaptığı açıklamada Üç gencin öldürülmesinin amacı bizlere korku vermek, gündelik yaşamımızı altüst etmek ve bu memleket üzerindeki (aynen bu şekilde) haklarımızın doğruluğunu sorgulatmaktı. Bizim yanıtımız ise yerleşim alanını güçlendirmektir” dedi. Böylece tarihte ilk defa “Filistin” toprakları güvenlik bahaneleri, toprak sözleşmeleri ya da tanrı öyle istedi diye değil intikam hırsıyla ele geçirilmiş oldu.



Bu ilginç bir örnek oluşturuyor. Vahşice öldürülen masum bir İsraillinin hayatı 330 akrelik toprağa eşdeğerse, aynı şekilde vahşice öldürülen masum bir Filistinlinin hayatı da aynı büyüklükteki toprağa eşdeğer olmalı. Bu hesaba göre diyelim ki geçen ay Gazze’de öldürülen iki bin 200 Filistinlinin yarısı masumdu -ki bu ihtiyatlı bir rakam, Filistinliler şu an tahminen İsrail topraklarının üç yüz otuz bin akrelik kısmını alma hakkına sahip, gerçekte ise çok daha fazlasına. Bu durum ne kadar “yıkıcı” olursa olsun, eminim ki Amerika buna müsaade etmeyecektir.İsrail toprak işgali yapıyor, Filistin toprak kaybediyor; işler bu şekilde ilerliyor.1948’den beri böyle gelmiş böyle gidiyor.


“Filistin” hiçbir zaman var olamayacak. En son toprak soygunu Filistin’in hüzün kitabında bir başka küçük noktalama işaretinden ibaret olacak, Filistinliler ise bu kitabı devlet olma hayalleri yitip giderken okumak zorunda kalacak. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın sözcüsü Nabil Abu Rudeineh, Filistin’deki patronunun ve “ılımlı güçler”in İsrail’in kararlarıyla en hafif deyişle “sırtından bıçaklandığını” söyledi. Abbas’ın sırtı bıçak yaralarıyla dolu. Zaten, Filistin-İsrail ilişkileriyle ilgili yazıp da “işgal” kelimesini bir kere bile kullanmamışken başka ne bekliyordu ki? Yine aynı tas aynı hamam.Abbas, Hamas ya da Filistin yetkilileri adına konuşmadan kimseyle müzakerede bulunamıyor. İsrail bunu biliyor. Amerika bunu biliyor. AB bunu biliyor. Ne var ki Abbas ne zaman bir birlik hükümeti oluşturmaya çalışsa, biz Hamas’ın “terörist” bir örgüt olduğunu haykırıyoruz. İsrail de kendi devletini yok etmeyi amaçlayan “terörist” bir örgütle müzakere edemeyeceğini söylüyor. İsrail aynı şeyi Yaser Arafat için de söylemiş olsa da, Hamas’a Gazze’de ve Batı Şeria’da Beyrut’taki El Fetih ve diğer “terörist”lere karşı denge kurması için camiler inşa etmesine izin verdi.
Şüphesiz, Abbas sadece kendi adına konuşursa, İsrail ona daha önce söylediklerini yineleyecek: Abbas Gazze’yi kontrol altına almadıkça İsrail müzakere edecek muhatap bulamayacak. Ancak artık fark eder mi? Bu tür haberlerin hepsine özgü ortak bir başlık atılmalı: “Elveda, Filistin.”









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder