Recommended Post Slide Out For Blogger

29 Temmuz 2014 Salı

Bağdat; kaderi tanrının eline terk edilmiş kent

Beyrut'ta yaşayan İspanyol gazeteci Ethel Bonet, Bağdat'ta günlük hayatı yazmış, işgali bekleyen ama aslında çoktandır savaşın etkilerini yaşayan kentten manzaraları paylaşıyorum. 

Savaş 25 kilometreden daha yakında  ama Bağdat'ın sokaklarında 45 derece sıcaklığın altında hayatın eskisi gibi olmasa da normal seyri devam ediyor, oysa İslam Devleti'nin nihai amacı kuzeyden başlattığı ilerleyişini Bağdat'ta tamamlamak. 

Sıcak asfaltı bile eritmiş durumda, beton bloklar sokakları birbirinden ayırmış gibi duruyor ve duvarların ötesine eskiden farklı olarak fazla gelip geçenin olmaması, kentin ana meydanına hareket veren tek şey hava alanından başlayarak kimi zaman gönüllülerin de destek verdiği askeri kontrolmüş gibi duruyor. 

 Ayetullah Ali Sistan'nin fetvasının ardından Bağdat, Tikrit, Samarra gibi kentlerde üç milyona yakın gönüllü Irak ordusuna destek vermek için harekete geçti. Bağdat'ın güvenlikten sorumlularından Galib Zamili,  ''Musul'un İslam Devleti tarafından ele geçirilmesinden sonra güvenlik iki kat artırıldığını' söylüyor. Yeni güvenlik araçları arasında ise donanımlı elit Swat birlikleri dikkat çekiyor, ayrıca cihatçı savaşçılardan elde ettikleri bilgiler de güvenlik için kullanılıyor. Iraklılılara göre cihatçıların işgal planı Bağdat ve çevresinde insanların uykuya daldığı sıralarda gerçekleşmesi ihtimali yüksek. 
Zamili, “herhangi bir devlet binasının teröristlerin hedefinde olabileceğini ve bu yüzden, kentin dış mahallelerinden içeriye kadar her yeri koruma altına almak zorunda olduklarını'' söylerken, 'güçlerinin Bağdat'ı korumaya yetmeyeceği' konusunda da uyarıda bulunuyor. 

Kadhimiye'ye çoğunlukla Şiilerin yaşadığı bölgeye  yönelik bir kamikaze saldırısından sonra Şii milislere üniforma satışında patlama olmuş durumda. Dördü polis yedi kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının asıl hedefi  ise Şiilerin kutsal mekanıydı. Iraklıların çoğu Arap nüfuzunun artmasından kaygılanmakla birlikte kaderlerinin tanrının elinde olduğuna inanıyorlar. 

Bağdat'ta Musul ve Erbil'den getirilen meyve ve sebze fiyatlarında artış var, tehlikeleri göze alarak Erbil'den mal taşıyanlar Peşmerge ya da cihatçı kontrolüne takılmamak için tali yolları tercih ediyor. Bab Muadan'da pazarda alış veriş yapan Orta yaşlı bir Um Fadi, 'savaşa alıştıklarını, 30 yıldır savaşlar gördüklerini ve geleceğin artık tanrının elinde olduğunu' söylüyor. Et ihracatıyla uğraşan Faraj ise, bütün işlerin durma noktasına geldiğini, 'daha önce Musul'dan 300 dolara getirtiği koyunun şimdilerde 2500 dolara gelebildiğini' söylüyor. Cezayir savaşının anısına kurulan Yamila pazarında ise neredeyse herkes işlerin açılmasını bekler durumda. 

Musul hali hazırda Türkiye ve Bağdat arasında bir dosya gibi duruyor, kontrol şu an cihatçılarda ama ticaret hala devam ediyor. Musul'daki cihatçılar Tikrit ve Samarra'ya yönelik operasyonlarda burayı bir üs haline getirme niyetinde. Politolog Wafeq Hachemi, 'İslam Devleti'nin saldırılarının Irak ordusunu yıkabileceğini zira, ABD'nin Irak ordusunu modernize edilmesine yanaşmadığına' dikkat çekiyor. Hachemi'ye göre; yıkım yalnızca askeri sahada da gerçekleşmiyor ekonomisinin yüzde 68'ini oluşturan petrolden (143 milyon varil rezerv) elde edilecek gelir silahlanmaya ya da çok uluslu şirketlerin imtiyazları nedeniyle ülkeyi ekonomik krizin eşiğine getirmiş durumda. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder